250 Yılda Bir Arpa Boyu Yol Alamamak – Ekim Nehir

Dr. Percivall Pott, daha hafta bitmeden yaptığı üçüncü ameliyattan yeni çıkmış, yorgun ve düşünceliydi. Yorgunluğuna aldırmadan son yıllarda skrotum (erkeklerde yumurtalık kesesi) kanseri nedeniyle opere edilmiş hastaların dosyalarını incelemeye koyuldu. Ünlü cerrahın çalıştığı Londra St. Bartholomew’s Hastanesinde son zamanlarda olağan dışı sayıda skrotum kanseri olan hasta başvurmuştu ve bu artış uzun süredir Dr. Pott’un kafasını kurcalıyordu. Zira o günkü genel tıbbi kanı skrotum kanserinin cinsel ilişkiyle bulaştığı yönündeydi fakat hasta profili pek öyle görünmüyordu. Hepsi yoksul, sıska, sağlıksız, çoğunluğu da işsiz genç hastalardı.

Dr. Pott başka birçok şeye kafa yorup üzerine çalıştıktan sonra kendi hastanesindeki tüm hastaların çocukluklarında baca temizleyiciliği yaptığını fark eder. Bu ilişkinin üzerine gider ve 1775 yılında giysi ile skrotum kıvrımları arasında biriken katranın skrotum kanserine yol açtığını ilan eder. Daha sonra bu ve başka çalışmalarına karşılık olarak Kraliçe tarafından ‘Sir’ unvanı verilir kendisine.

Sanayi devriminin motor ülkesi İngiltere aynı zamanda kapitalizmin ‘vahşi’ sıfatını layıkıyla hak ettiği ilk yerdir. Sanayi devrimi sonrasında artan üretim sahalarında 18 saatlik çalışma süreleri, çocuk işçiler, işe bağlı sakatlık ve ölümler sıradandır. İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu meydana gelen ölümlerin sayısı tahmin edilemez boyuttadır. Engels, ‘İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu’ adlı broşüründe dönemin İngiliz işçi sınıfının bu durumunu ayrıntılı bir şekilde anlatır. Çocuk emeği sömürüsü yoğun ve korkunç boyutlardadır. 4 yaşa kadar düşmüş olan çocukların çalışma yaşı ancak 1833’te o da 10 yaşın altındaki çocukların çalışmasının yasaklanmasıyla sınırlanmıştır. Boya fabrikalarında tezgâhlara yetişemedikleri için çocuklar altlarına tabure konarak ve tükenene kadar çalıştırılırlar. 1800’lerin başında çocukların günde 12, haftada 58 saatten fazla çalışması yasaklanarak bu durum ‘düzeltilir’.

Yoksulluk nedeniyle zorunluluk, genç nüfusun fazlalığı, çok daha ucuza çalıştırılabilmeleri ve fiziksel olarak küçük olmalarının avantajları nedeniyle birçok işte çocuk işçiler özellikle tercih edilir.

Baca temizleyicisi çocuklar da bunlardandır. Hani Charles Dickens’ın romanı Oliver Twist’te yetimhanedeki çocukların yapmaktan ölesiye korktukları o korkunç iş. Küçük yapıları nedeniyle bacalara rahatlıkla sığabildikleri için çocuklar tercih edilir bu işte. Çocuk belinden iple bağlanır, ellerine tel fırça ve gerekli başka aletler verilir ve bacanın tepesinden içeriye sarkıtılır. Her gün bu şekilde çok sayıda ev ve işyerinin bacası temizlenir. Bu çocuklar çoğunlukla yoksul anne babaları tarafından baca temizleyiciliğin ‘dayı başlarına’ satılırlar. Büyük İngiliz şair William Blake’in ‘baca temizleyici çocuklar’ şiirinde şöyle der çocuk:

“Annem öldüğünde ben çok küçüktüm,

Ve babam beni sattığında daha dilim

Dönmüyordu bile bacacı sözüne. Şimdi işte

Bacanızı temizler ve uyurum is içinde.”

Dr. Pott’un ameliyat edip uzun süre hastalığın nedeni üzerine kafa yormasına neden olan skrotum kanserli hastalar işte bu çocuklardır. 5-10 yıllık bir dönemin ardından bu çocukların çoğu kansere yakalanmıştır. Bu, tarihte ilk kez yapılan işle kanser arasında doğrudan bir ilişki olduğunun yani mesleki kanserlerin tanımlanmasıdır aynı zamanda. O güne kadar mesleğe bağlı hastalıklar bilinmekle birlikte bu ilktir.

Peki, önlem olarak ne yapılır? Çocukların çalışmasının yasaklanması mı? Hayır. Çocuklara el ve ayak bileklerinden bağlı giysiler giyme ve her akşam yıkanma zorunluluğu getirilir. Bu da tarihteki ilk mesleki kanseri önleme tedbiridir!

Zaman ilerler. Buharlı makineler, elektrikle çalışan üretim araçları, daha çok işçinin çalıştığı devasa fabrikalar, ülkeler ve kıtalar arası ticaret, bilim ve teknolojideki gelişmeler gittikçe artan bir ivmeyle yol alır. Üretim teknikleri ve çeşitliliği artar (Dr. Pott’un kanser yapan katranı 1932 yılında tanımlanır: 1-2 dibenzantrasen). 1800’lü yılların sonlarında ortalama 30 olan beklenen yaşam ömrü (evet 30!) ikinci paylaşım savaşından sonra özellikle tıptaki gelişmeler ve enfeksiyon hastalıklarıyla mücadelenin etkinliğinin artmasıyla hızla yükselir. Bu arada İngiltere’de başlayan işçi hareketleri kıta Avrupa’sına yayılır. Ayaklanmalar, iktidar değişiklikleri, Paris’te tarihin ilk işçi devletinin kurulması, birinci paylaşım savaşı, Rusya’da işçi iktidarının kurulması, ABD’de büyük işçi eylemleri, tüm bu işçi mücadelelerin sonucunda çalışma saatlerinin ve çalışma şartlarının insani koşullara doğru yaklaşması, işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarının başlaması ve gelişmesi.

Olağan ve rasyonel koşullarda Dr. Pott’un keşfinden bugüne kadar geçen yaklaşık 250 yılda uygarlığın birikimi, bilim, teknoloji ve tıptaki gelişmelerle o yıllardaki vahşet koşullarının ortadan kalkmış olması ve artık insanların çalışırken hastalanmıyor, sakatlanmıyor ve ölmüyor olması beklenirdi. Peki öyle mi?

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün açıkladığı veriler bugün dünyada fiziksel, ruhsal, eğitsel ve sosyal gelişimlerine ket vurma pahasına her on çocuktan birisinin çalıştığını belirtiyor. Türkiye’de de çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören öğrenci adı altında çalışan yaklaşık 1.5 milyon çocuk işçi bulunuyor. Yasal sınırı aşan uzun çalışma saatleri, sosyal hakların olmaması, izinlerin kullandırılmaması gibi işçi sınıfının genelini ilgilendiren sorunlar çocuk işçiler için de geçerli. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre Türkiye’de son 3.5 yılda en az 194 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti.

Daha çok sayıda istatistik, rakam ve karşılaştırma var. Fakat hepsine tek tek bakmak gereksiz. Hepsi aynı şeyi gösteriyor; insanları sağlıklı kılmanın, çalışırken hastalanmalarını engellemenin yolu, üretimi ve kârı değil halkın sağlığını merkeze koymaktan geçiyor. Halkın sağlığını merkeze koymanın yolu ise her türlü hastalığın kaynağı kapitalizmle hesaplaşmaktan.